AK Parti’deki bu değişime şapka çıkarılır!
Nitekim Çarşamba günkü grup toplantısında “31 Mart seçimleri yüzde 40,5 oy oranıyla Cumhur İttifakı’nın üstünlüğüyle sonuçlandı” diyerek bir bakıma AK Parti’nin yeni bir zafer kazanmış olduğunun altını çizmiş oldu. Muhtemelen Erdoğan’ın bu sözleri bir teselli niteliği taşıyor.
Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimin hemen ertesinde MYK toplantısında, “Bu masanın etrafındakiler, ben dahil hesap verecek. Ya hatalarımızı görerek kendimizi toparlarız ya da güneşi gören buz misali erimeye devam ederiz.” demişti.
Ancak o günden bu yana henüz ciddi bir hesap verme adımı atılabilmiş değil. Ankara’dan gelen haberlere göre, AK partililer bütün yurda dağılıp nerede hata yaptıklarını halka soracaklarmış. Yani hatalarının ne olduğunu henüz bilmiyorlarmış. Oysa halk, sandıkta AK Parti’nin hatalarını tek tek sıralayıp ellerine bir karne vermişti. Demek ki halkın ne dediğini iyi anlayamamışlar, nasipse 2028’da anlarlar…
Eğer şu anda AK Partililerin ‘istakoz’ ve Maldivler hikayelerine, belediye saraylarındaki şatafata ve partinin etrafında konuşlanan “gecekondu medyası”nın millete parmak sallama görüntülerine bakarak söylemek gerekirse, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın işi gerçekten zor.
Çünkü AK Parti’nin en tepesinden en alt birimlerine kadar herkes kendini devletin sahibi olarak görüyor, bu yüzden de milleti hizaya sokmakla görevli olduğuna inanıyor.
AK Parti şu günlerde belki pek hatırlamak istemiyor olabilir ama biz hatırlatalım. Hani Beştepe’de eski komünist bir danışman, seçimden sonra bizzat AK Partilileri ve milleti tehdit etmişti. Ne oldu o kibir abidesine dersiniz, tabii ki hiçbir şey, çünkü arkası çok sağlam, kim ona yan gözle bakabilir ki…
Kim bilir belki de yeni bir anayasa hazırlıyor dur. Malum, memleketin huzur ve barışına ‘incir ağacı diken’ Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni de bu zat hazırlamıştı.
Bence Beştepe’deki bu saltanatlı danışmanın endişelenmesine hiç gerek yok. Çünkü yalnız değil, İstanbul, Ankara ve İzmir’in kaybedilmesine öfkelenen “gecekondu medyası”ndan şakkadanak dolar satmasıyla meşhur olmuş bir gazeteci açıktan halkı tehdit ederek diyor ki: “Hükümetin yerinde olsam İstanbul, Ankara ve İzmir’e tek çivi bile çakmam.”
İşte AK Parti iktidarının hatalarını düzeltmesini sağlayacak, hatta iktidarı uçuracak muhteşem bir görüş!
Kuşkusuz AK Parti yerel seçimlerdeki başarısızlığını masaya yatırıp doğru dürüst bir analiz yapacaktır, daha doğrusu yapmak zorundadır. Ama bilmeli ki eğer bu “gecekondu medyası”nın kılavuzluğunda yürümeye devam ederse, korkarım daha çok “31 Mart vakası” yaşamak zorunda kalabilir.
Bana göre, muhalefet iktidara iliştirilmiş bu medya masalcılarını koruma altına almalıdır. Çünkü millete parmak sallayan danışmanlar ve medya mensupları var oldukça, iktidar her seçime 1-0 mağlup başlayacak demektir.
Maalesef AK Parti iktidarının özellikle son beş yılında “itibardan tasarruf olmaz” parolasıyla başlayan ahlaki çürüme ve yozlaşma, bugün AK Parti’yi içten içe çürüten bir durumla karşı karşıya bırakmış bulunuyor.
Nitekim 31 Mart’ın ardından el değiştiren belediyelerde ortaya saçılan lüks ve şatafat görüntüleri karşısında “siz orada ne iş yapıyordunuz” tepkilerine yol açmış bulunuyor.
Bu tablo karşısında muhtemelen AK Parti, 31 Mart’ın bir yol kazası olduğunu, 2028’de bu durumu rahatlıkla telafi edebileceğini düşünüyor. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan “Biz bitti demeden bitmez” diyerek tabanını motive eden bir değerlendirme yaptı. Elbette siyasette her şey mümkün, ama unutmayalım ki AK Parti’nin, milletin teveccühüne mazhar olduğu o güzel günler artık çok gerilerde kaldı.
Bir kere millet nezdinde telafisi çok kolay olmayacak ‘güven’ kaybına uğradı ve bu güveni nasıl sağlayacağını da henüz bilmiyor. Daha doğrusu AK Parti, kurulduğu günden bu yana ilk kez kendi bağlamında böylesine derin bir siyasi kriz yaşıyor, bu yüzden de süreci nasıl yöneteceğini bilmiyor, öğrenecek belki ama bunun için çok geç kalmış da olabilir…
Zira AK Parti’nin son yıllarda etrafına topladığı yapılardan, kişilerden ortaya saçılan ve de milleti ürküten görüntüler, bu partinin nereye gittiği konusunda derin analizlere ihtiyaç duyulmayacak kadar açık ve net…